Diren ayol!

Özgün İçerik: LGBT İdeolojisi ve Onursuzluk Yürüyüşü

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen onursuzluk yürüyüşünde konuşan LGBT sözcüsünün açıklamaları gündeme bomba gibi düştü. Sözcü, “LGBT+ fobiye, Aile Yılı’na, devlet ve erkek şiddetine, mülteci düşmanlığına, erkek egemen iktidarlara, hukuksuzluğa ve kayyumlara direnen lubunyalar olarak 13. ODTÜ onur yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz. Devletin hayatlarımızı sapkın, hayasız, ahlak dışı ilan ettiği bir ortamda yaşamda, seçtiğimiz ailelerde, dayanışmamızda ve direnişimizde kararlıyız. Diren ayol diyoruz.” dedi.

Bu sözlerde dikkat çeken iki nokta var.

Sözcü, LGBT+ ifadesini kullanıyor. Bu ifadeye eklenen “+” sembolü, heteroseksüel olmayan tüm cinsel yönelimleri kapsıyor. Nekrofili, pedofili, zoofili gibi sapkınlıklar da bu kategoride yer alıyor.

LGBT ideolojisi, bu geniş tanımı uzun süredir tartışıyor ve sonunda “herkesin kendi tercihi” noktasına ulaşıyor. Örneğin, LGBT ideologları pedofilinin, çocuğun rızası varsa sorun olmadığını savunuyorlar. Zoofili gibi konularda ise “kontrol edilemeyen bir dürtü” şeklinde yorumlar yapılıyor.

LGBT ideolojisi günümüzde çeşitli sapkınlıkların normalleştirilmesine doğru yol alıyor gibi görünüyor. Kişi bir gün “bugün kadın gibi hissediyorum” diyebiliyor, bir diğer gün ise “ben bir kedi gibiyim” diye açıklamalarda bulunabiliyor.

LGBT sözcüsünün Aile Yılı’na karşı olması ve “seçilmiş aileler” kavramını kullanması da dikkat çekici. LGBT ideolojisi, biyolojik aile yerine seçilmiş aile kavramını öne çıkararak aile yapısına meydan okuyor.

Aile, LGBT ideolojisinin temel düşmanı olarak görülüyor. Aile, birey üzerindeki ilk ve güçlü otorite olarak kabul edilirken, LGBT ideolojisi bu otoritenin sorgulanmasını istiyor.

LGBT ideolojisi, aileyi yok etmeye çalışırken aynı zamanda “seçilmiş aile” kavramıyla boşluğu doldurmanın peşinde. LGBT bireylerin evlat edinme hakları için verdiği mücadele de bu amaca hizmet ediyor.

LGBT ideolojisinin aileyi yok etmeye çalışırken, aynı zamanda “seçilmiş aile” kavramıyla yamamaya çalıştığı boşluğa dikkat çekiliyor. LGBT ideolojisinin aile karşıtlığına odaklandığı belirtiliyor.

Bu noktada LGBT ideolojisinin, babayı ve aileyi hedef alarak kendisine destek olacak zeminler yaratmaya çalıştığı belirtiliyor.

Son olarak, LGBT dünyasındaki absürt durumlardan bir şaka ile bahsedilerek yazıyı karamsar bir havadan çıkış yapıyor. “Vejetaryen oldum, ama hala kebap yiyorum. Çünkü yediğim kuzular kendilerini domates olarak tanımlıyorlar.” sözleriyle yazıyı sonlandırılıyor.

Related Posts

Osmaniye’de taksici esnafı: Kazancımız sadece masraflara yetiyor

Osmaniye’de taksici esnafı bir yıldır gelirlerinin aynı olmasına rağmen giderlerinin arttığını ifade etti. Esnaf Aydın Alibekiroğlu, “Yedek parça fiyatları, özellikle işçilik ücretlerinin aşırı artması nedeniyle kazanılan para inanın bazen tamir …

Kız öğrencilere güç veren destek

Getir’in Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğiyle 2022 yılında başlattığı ‘Teknolojide Kız Öğrencilere Destek Burs Fonu’, mühendislik alanında lisans eğitimi alan kız öğrencilere burs imkânı sunuyor.

Türkiye’nin rüzgar ve güneş gücü yüzde 30’u aştı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Türkiye olarak rüzgar ve güneşte toplam kurulu gücümüz yüzde 30’u aştı. Tüm hanelerin elektrik ihtiyacını sadece bu iki kaynaktan karşılayabilir hale geldik” ifadelerini kullandı. Bakan Bayraktar …

Yargıtay’dan emsal kira bedeli kararı!

Son dönemde ev sahibi-kiracı kavgalarının temel nedenlerinden biri bankalara yapılan kira ödemelerinin açıklamasız yazılması. Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, kira ödemesinde banka dekontuna “kira bedeli” yazılmasa bile sözleşme varsa bu ödemenin kira olarak sayıldığını belirtti. Yargıtay kararına göre açıklama kısmı boş olsa da kiracı haklı konumda bulundu.

Akaryakıta bir büyük zam daha geliyor: İşte güncel benzin, motorin ve LPG fiyatları

Akaryakıta bir büyük zam daha geliyor: İşte güncel benzin, motorin ve LPG fiyatları

Milyonerler sayısı arttı halkın serveti düştü: Türkiye’de gelir eşitsizliği derinleşiyor

UBS’in yayımladığı son servet raporu, Türkiye’de gelir eşitsizliğinin ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi. Raporda öne çıkan veriler, servetin toplumsal etkilerini yeniden tartışmaya açtı.