Toplantıların sonunda IMFC’ye başkanlık eden İspanya Ekonomi ve Dijitalleşme Bakanı Nadia Calvino tarafından yapılan açıklamada, IMF’de kota reformuna dair bir çözümün 15 Aralık’a kadar bulunmasının taahhüt edildiği belirtildi ve bu IMF’nin mevcut kaynakları koruyacak yeni kota katkıları yapılması gerektiği anlamına geliyor.
Açıklamada ayrıca, “Fon’un mevcut kaynak kapsamını kota artışı yürürlüğe girene kadar korumak amacıyla Yönetim Kurulu’nu geçiş düzenlemeleri önermeye çağırıyoruz.” ifadelerine yer verildi.
IMFC üyeleri ayrıca Afrika ülkelerini temsil edecek bir IMF İcra Kurulu üyesi daha atamayı kabul etti ve IMF İcra Kurulu’na fonun hissedarlık formülünde değişiklik önerilmesi çağrısında bulundular.
Ancak IMF’ye üye ülkeler, yıl sonuna kadar fonun kredi kaynaklarında ‘anlamlı bir artış’ yapılması konusunda anlaşmaya varamadılar. Özellikle Çin ve Brezilya gibi diğer gelişmekte olan büyük ülkelerin daha fazla pay (oy hakkı) talepleri, Washington destekli bir plan üzerinde anlaşılamamasına neden oldu.
IMF’deki bu reform çabalarının arkasındaki en büyük engel, ABD ve Çin arasındaki nüfuz mücadelesi olarak görülüyor. IMF ve Dünya Bankası, son yıllarda yaşanan ekonomik sarsıntılara karşı daha fazla finansal güç kazanması gerektiği görüşünü destekliyor. Ancak ABD ve Çin, kotalar ve oy haklarının artırılması konusunda anlaşmazlık yaşıyorlar.
IMF’de ABD’nin yüzde 16,5 oy hakkına sahip olmasına rağmen, Çin’in yüzde 6,08 oy hakkı bulunuyor. Bu durum, ABD’nin kararları bloke edici bir azınlığa sahip olduğu anlamına geliyor. Çin, kotaların ekonomik gücü daha iyi yansıtması gerektiğini savunarak oy haklarındaki paylarını artırmak için reform talep ediyor.
Washington yönetimi, IMF ve Dünya Bankası’nın daha fazla fon sağlamasını isterken, ABD’nin bu kurumları kullanarak Çin’in küresel finans sistemi üzerindeki etkisini sınırlamak istediği iddia ediliyor.
IMF ve Dünya Bankası’nın gelecekteki rolü hakkında farklı görüşler ve çıkar çatışmaları, Marakeş’teki toplantılarda daha fazla yer buldu.
PARA ANALİZ